29 Nisan 2016 Cuma

Lahit

Kim demiş zaman gözle görülür bişey değil diye? Yalan! Eğer öyle olsaydı, aynaya her baktığımızda, zamanın tek göstergesinin akreple yelkovan olmadığını yüzümüzde bıraktığı izlerden anladığımız an içimizi bir telaş, bir endişe, bir korku kaplamazdı.

Bu bahsettiğim korku herkeste farklı şekillerde tezahür edebilir. Bence asıl korku, her gün aynaya baktığımızda bize bakan yüze yabancılaşacak olma ihtimali. "Ben artık kendimi tanıyamıyorum" sitemi size yansıyan bir çift gözde kendinizi göremediğiniz zaman bütün benliğinizi kaplıyor çünkü. İnsanın kendine yabancılaşması, boş gözlerle bakması, ne acı...

Önce inkar, sonrasında gelen kabulleniş... Dostoyevski ne güzel demiş: "Aşağılık insanoğlu her şeye alışır" diye. Fakat, zamanın bende değiştiremediği tek şey, kendimi kimse için değiştirmediğim gerçeği. Çünkü o kimseler teker teker benim sahnemden çekildiler ve ben bu oyunda kendimle kaldım. Değişirsem, kendime yabancılaşırdım. Buna değmezlerdi. Bu haketmeyişi içimi insan mezarlığına döndürerek kendime ispatladım. Bir kere yaptım. Yetmedi. Bir kere daha, bir kere daha... Sonu gelmedi. İçimdeki mezarlıkta yer kalmayınca artık kimsenin nefesini nefesime katmak istemeyecek kadar yabancılaştım her şeye, herkese. Değişik şekillerde yargılandım da bunun için. Ama kimse bilmedi ki, içimi mezarlığa çevirirken diri diri gömdüğüm insanların üzerine attığım topraktı beni onlara yabancılaştıran. Ara ara bu toprakları iç yakan tilavetler eşliğinde sessizce döktüğüm gözyaşlarımla suladım. Bir aralık, bütün bunları unutup her şeyle barışmak istedim, ayaklarım hep mezar taşlarına takıldı. Tam bir ibret örneği... Zamanın benim için nasıl geçtiğini hiçbir zaman unutturmayan en sadık eşyamdı bu mezarlık...

Hayatınız bir yıkıntı hali aldığında yabancılaşmanın en can yakıcı şekli iliklerinize işliyor. Etrafınızda dönen dünyada bütün anlamlar buharlaşıyor. Bu saatten sonra enkaz yığınından yeni bir ev inşa etmek ne kadar mümkünse, içinizdeki ölüleri diriltmek de o kadar olası oluyor. Siz en iyisi bu mezarlığı büyütmemeye çalışın yoksa nefes alacak yeriniz kalmıyor, kendinizi özlüyorsunuz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder