Güven... Düşüncesi bile insanı rahatlatan o müstesna his... Bir insana "hala benliğimi kaybetmemişim" dedirtecek kadar da güçlü aynı zamanda. Ayrıca güven beslediğiniz şeyin niteliği de önemli değil hani. Bir insana duyduğunuz güven de olabilir, çok sevdiğiniz bir kolyenizin size getirdiği uğura karşı beslediğiniz güven de. Önemli olan bir kere tattığınızda ya da tattığınızı sandığınızda onsuz yaşayamayacak olduğunuzu anladığınız an. Nefes alıp vermek gibi bir şey. Hayatınızdan nefesi çıkardığınızda geriye avuçlarınızda ne kalacaksa güveninizi de bir kere kaybettiğinizde elinizde kalacak olan o oluyor.
İnsanların hayatından söküp atılamayacak kadar önemi varken, neden hepimiz hala güvensiziz diye hiç düşündünüz mü? Ara ara düşünüyorum ben mesela, kendi hayatıma bakarak biraz da. Vardığım sonuç şu ki: güven har vurup harman savrulacak kadar bol ve kolayca bulunan bir şey değil. Keşke öyle olsaydı ama değil. Bu yüzden de geçmişte yaptığım bu müsrifliğin diyetini de zaman zaman hayata karşı güvenimin kırılmasıyla ödedim. Fakat her şeye rağmen öğrendiğim bir şey oldu, artık "yine olsa yine yaparım gözü karalığı"ndan sıyırdım kendimi. Kabullenmesi oldukça zor ve acı verici oldu ama öğrendim. Bunun da iki türlü kazancı oldu benim için: beklentisizlik ve gereksiz özverilerden kaçınma.
Evrende her şey zıttıyla var oluyorsa, güvenin zıttı nedir, desem herkesten farklı cevaplar alabilirim. Ama bana göre güvenin kanlı düşmanı ihanettir. Hayatta bir kere bile sırtından vurulmamış ya da böyle hissetmemiş bir insan güvenin kıymetini anlayamaz. Mümkün değil. O hayal kırıklığını, o dünyanın başına yıkılmışlık hissini tatmadan nasıl anlayabilir? Bunları tatmışlar için de tam o anda en ihtiyacı olan şey tekrar güvenebilmek, bir kere kaybetmiş nasıl tekrar inşa etsin? Bu yüzden güven güçlü olduğu kadar da nazik bir duygu.Bir kum tanesi bile değse yıkılabilecekmiş gibi... Tabii bu durum güvendiğiniz şeye ne kadar bağlandığınızla da alakalı bir durum. Bazısını kum tanesi bile yıkarken bazısına kocaman kayalar işlemeyebilir. Ben hep ikinci tarafı seçmiştim ve yine söylüyorum ki böylesi aşırılıktan kimseye bir fayda gelmiyor. İnsan yine kendiyle kalıyor. İnsanın nazı ancak yine ve sadece kendisine geçiyor çünkü.
İçimde son bir şey kaldı. Gerçekten güvendiğinizi sandığınız ya da güvenebileceğinize inandığınız insanların ihanetle kardeşlik bağı olduğunu görünce içinizde başka başka boşluklar oluşuyor. Kapatmak için de uğraşmayın, kapanmıyor.